13 May 2013

Bir de Çocuk Olarak Doğ(a)mayanlar Vardır !

Dudaklarından duyulan kelime_i Şehadet'ten sonra;
Gözlerini sıkı sıkı kapattı sonra aklında bir kaç kare fotoğraf canlandı; gülümsedi.
Ama gülümsemesi fazla uzun sürmedi.
O adamın suratı belirdi gözlerinin önünde.
Hatırlamaya çalıştı...
Yıllar önceydi 4 yada 5 yaşında.


Diceksiniz ki okadar küçük yaşı kim hatırlar.
Eğer kötü bir çocukluk yaşadıysanız inanın bana 3 yaşındaki halinizi ve hissettiklerinizi bile hatılarsınız.

Baba dediği o adam yine bağırıyordu.
B: '' Bu eteğin boyu ne ? Yine bir karış giydirmişsin kıza. Oros.umu yapıcaksın başımıza ?''
A: '' Ama bey o daha 5 yaşında.''
B: '' 5'i 10 'u bilmem ben. Ağaç yaşken eğilir demiş atalarımız. Çabuk çıkar onu ''

sonrası tanıdık.
Hiç birşeyden haberi olmayan minik kızın poposuna bir tokat.
Hiç suçu yok. Ama kabahati çok.

Onun aslında en büyük kabahati dünyaya kız gelmek.
Babasının aslan gibi oğlu olamamak.

Sonra annesi ağlayarak çıkarıyor eteği minik bedeninden.
Tokatı o yiyor ama annesi ağlıyor.
Ozamanlar anlamamıştı ama sonralarda o gözyaşlarının sebebini anlıyor.
O hiç öle herşeye ağlayabilen sulu göz miniklerden olamamıştı.
Çünkü kendini bildi bileli koca kızdı. Öyle derdi babası.
Annesi el kadar çocuğa vurma dedikçe babası; ne eli kocalık kız oldu bu dediğinde minik kız daha 12 yaşındaydı.
3. sınıfa kadar gizli gizli okuttu annesi. Hep babasından gizlice gitti okula.
Babası her öğrendiğinde hem annesine hem minik kıza dayak atardı.
Her dayakta annesi ağlıyordu ama minik kız sessizce öylece annesini izliyordu.
Alışmıştı artık. Koca kızlar ağlamazdı. En son ağladığında babası öyle demişti.
Babası her vakit namazını kılar kuranını okur ve ibadetini yapardı.
Minik kızla annesininde öyle olmasını isterdi.
Babasına göre kadınlar erken yaşta başını kapatmalıydı ve erken yaşta evlenip bir kocanın sorumluluğa bırakılmalıydı.
Minik kızın kardeşi yoktu olmuyordu.
Allah bir tek oğlanı babasına çok görmüştü okadar dua ediyorduki.
Belki bir erkek kardeşi olsa babasının öfkesi diner diye düşünüyordu.
Ama olmuyordu işte.
Babasını dua ederken dinlerdi minik kız.
Hep Allahım bir oğlan evlat nasip et bana derdi babası.
Ve ne zaman annesi bir hata yapsa ' Zaten bir erkek evlat bile veremedin' derdi.
Tabi minik kız annesinin sağlıklı ama babasının sperm sayısının yeni bir evlat için yeteri kadar güçlü olmadığını sonradan öğrenecekti.

Babası erkek evlat hasretini kardeşinin çocuklarını severek dindiriyordu. Onları pohpohlayıp gezdirmeye ve kendi evladıymış gibi ağırlamaya bayılırdı.
Minik kızın amcasına Allah 5 tane erkek evlat vermişti.
Hepside kocaman kocamandılar.
En küçükoğlu Kerem. Babası Kerem'i ayrı bi severdi.
Kerem abisi askere gidecekken minik kız daha 14 yaşına yeni girmişti.
Okula gidemiyordu çünkü artık koca kızdı.
Babası Kerem abisini askere gideceği zamana yakın evlerine çağırdı.
Güzelce sofralar kuruldu yediler içtiler.
Herzaman olduğu gibi o gecede Kerem abisi onlarda kalıcaktı.
Yatsı namazasına kadar iki erkek yemek yiyip konuştular.
Babası askerlik anılarını anlatıyordu yiğenine.
Sonra yatsı ezanı okundu.
Yatsı ezanı o evde namaz kılıp yatmayı işaret ederdi.
Minik kızla annesi yatakları hazırlayıp sofrayı topladıktan sonra herkes yatağına yattı.
Kış aylarında yatsı ezanı erken okunduğundani uyku tutmazdı minik kızı hemen.
Döndü durdu yatakta. Sonra bir hayli vakit geçmiş olmalıki uykuya dalış haline yeni geçmişti.
İçi ürperdi birden.
Bir elin mahrem yerlerinde gezindiğini hissetti.
Önce; son zamanlarda gördüğü pis rüyalardan zannetti.
Bu rüyaları kimseye anlatamıyordu.
Artık dönem dönem kanamasıda oluyordu bunuda anlatamamıştı utancından.
Mahrem yerindeki el rüya olmaktan farklıydı. Gerçek gibiydi.
İçi bir hoş oluyordu. Ama çokta utanıyordu.
Hemen uyanmak istiyordu.
Gözlerini açtı.
Gözlerini açtı ama el hala ordaydı.
Sonra kendine geldi ve bi baktı. Kerem abisi üstünü açıyor.
Ne yapıyorsun abi demeye kalmadan minik kızın ağzını kapattı elleriyle.
Ses çıkarmaması gerektiğin belirten hareketi yaptı. Kulağına eğilip onu çok beğendiğini ve askerden gelince hemen evlenmek istediğini fısıldadı.
Minik kız saskın saskın bakıyordu Kerem abisinin suratına.
Kerem abisi garip sesler çıkarıyordu. Sonra bir sızı hissetti.
Ve bir kaç saniye sonra Kerem abisi üzerine yığıldı kaldı.
Önce ona bişey oldu sandı.
Tam kıpırdanıyorken Kerem abisi üstünden kalktı ve kimseye tek kelime etmemesi gerektiğini söyledi. Açık açık tehditte etti.
Minik kız ne olduğunu bile anlamadı.
Bacaklarının titremesi gecince yataktan çıktı.
Çarşafı kirlenmişti. Her ay kilodunda oluşan leke yatağa geçmişti.
Annesi görürse kızardı. Çok utandı.
Hemen çarşafını değişti ve eski çarşafı sakladı.

3 ay geçmişti aradan.
Kerem abisi askere gitmişti.
O gece yatağa geçen kandan sonra bidaha kanaması olmadı minik kızın.
Yemek yiyemiyordu ve sık sık bası dönüyordu.
Birgün sofrayı kurarken yığıldı kaldı yere.
Annesi babası ayıltamayınca mecbur hastaneye kaldırdılar minik kızı.
Doktorlar kızı muayene edince baş dönmesinin normal olduğunu 3 aylık gebeliğinin olduğunu söylediğinde anneside babasıda o odadaydı.
Babasının yüzü kireç gibi oldu ve çıktı gitti hastaneden.
Annesi kızını toplayıp eve getirirken defalarca sordu ona.
bunu sana kim yaptı diye.
Bişey diyemedi minik kız.
Çünkü anca ozman anlamıştı Kerem abisinin ona neler yaptığını.
O an minik kızlıktan çıkıp kadın olduğunu anladı.

Eve geldi ana kız.
Babası sigara üstüne sigara içiyordu.
Annesi kıza hemen odasını işaret edip oraya geçmesini söyledi.
Ama babası daha kız adımını atar atmaz saçından tuttuğu gibi bir güzel dövdü.
Tekmeler havalarda uçuştu.
Minik bedeninde tekmelenmeyen tek yer kalmadı.
1 saat bile olmadan çıktığı hastaneye ağzı burnu ve kasıkları kanayarak tekrar götürüldü.
Tüm çabalara rağmen bebeği düşmüştü.
Bebeğini düşürmüş olarak baba evine döndüğünde daha 14 yaşındaydı.
1 ay sonra apar topar babası kendinden bile büyük bir adama kuma olarak verdi kızını.

Bir yıl sonra Kerem abisi askerden döndü.
Yüzüne bile bakmadı minik kızın.
Onun bebeğini düşürdüğünü hiç söyleyemedi.

Kocası çocuk istiyordu.
O yüzden almıştı tazecik kızı.
Bir yıldır evliydiler ama çocuk yapamamıştı daha.
Çocuk yapamadığını öne sürerek kocasına dövmeye başladı.
Sesini çıkarmıyordu minik kız.
Alışkındı çünkü baba evinden.

Zaman su gibi akıp gidiyordu.
Gittikçe güzelleşiyor dikkat çekiyordu.
Kocası dayağı azaltmıştı.
Her defasında vücüdündan faydalanıyordu istediği gibi nede olsa.
Çocuk verememişti ama diğer kuması gibi yaşlı değildi en azından.
Kocası her gece minik kızla yatmak istiyordu kuması durumu farkedince koca şiddeti yerini kuma şiddetine bıraktı.
Gündüz kocası evden çıkınca kuması tüm işleri yapması gerektiğini söyleyip çıkıyordu.
Eğer yetiştiremezse biliyorduki işin sonunda dayak vardı.
Hem gündüz okadar çok iş yapıyordu hemde gece kocasının bitmek bilmez isteklerine boyun eğiyordu.
Kocası duyduğu her türlü iğrençliği minik kızın bedeninde deniyordu.

Artık katlanacak güçünün olmadığını düşündü.
Kaçsa nereye gideceğini bile bilmiyordu.
Ve tanıdığı tüm erkeklerin ona bukadar kötülüğü olmuşken kimseye güvenemeyeceğini iyice öğrenmişti.
Yaşamak istemiyordu.
Odasına geçti çarşafını değiştirdi.
Gelinlik giyememişti hiç bari beyaz çarşafta can vereyim düşüncesiyle kar beyaz çarşafarını serdi.
Bir kaç saat kimse eve uğramazdı.
Zamanlamayı iyi yaptığını düşündü.
Mahrem yerini tıraş ettiği bıçağı alıp bileklerini kesti.
Kanının akışını izlerken derin bir uykuya daldı.

Onu bulduklarında polise haber verdiler.
Otopsisinde 2 aylık hamile olduğu çıktı ve minik bir kağıda yazdığı bir kaç satır cümle sayesinde;
Ne babası ne ırzına geçen Kerem abisi ne de kocası sorumlu tutulmadı.
O minik kağıtta neler mi yazıyordu :

Ben çocuk olamadım.
Koca kız olarak doğdum.
Daha 14 yaşımda kadın oldum.
Kadın olduğumu bile 3 ay sonra bebeğim düşünce anladım.
Kuma verildim babamdan büyük bir adama.
Hayallerim yoktu benim.
Hayallerim olmadığı içinde ölümü hakettim.


Anne baba olmak en zor zanaattır şu hayatta.
Eğer iyi bir evlat yetiştiremiyeceksen; penisini önce sok kondomuna !

 T.Bayhan
 15032013




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hadi ama sende anlat :)